Cumartesi, Aralık 23, 2006

BOWLİNG


Bugün fakültenin düzenlediği bir organizasyona katıldık. Çok eğlendik. Cano ve annesi ilk kez bowling oynadı. Ateş, Ömür, Süreyya ve Ege ile tanıştık. Suratsız sınıfındanız. Tabiat olarak yani. Annemize çekmişiz.

Dönüşte baba ile alışveriş için bir mağazaya girdik. Cano, abla ile birlikte uzun süre arabada bekledi. Dönüşte "Anneciğim, gitmesini biliyorsunuz ama gelmesini bilmiyorsunuz." dedi. Çene Fadik'e çekti. Gerçi "Ben öğretmedim" diyor abla. Bu arada ablayı henüz ayrıntılı tanıtamadık. Abla Fadime yani Fadik, şu Türkan Şoray'ın Tatlı Hayat dizisindeki Menekşe. Aynısı. Yemin ederim. Yalnız dizideki Haluk Bilginer'in rolünü ben oynuyorum. Gerçi evlendikten sonra bana hak vermeye başlamış!!!

Pazar, Aralık 17, 2006

KUTLAMALAR BİTTİ- Çok teşekkür ederiz!!


Bugün Mc Donalds doğumgünümüzü yaptık . Tüm aile, arkadaşlarımız ve çocukları geldiler. Can çok eğlendi. Arada arıza olmadı değil tabii. Balon havuzuna girip balonunu patlatan yabancı bir çocuğa çok kızmış. Çocuğu ısırmış ve avaz avaz bağırmaya başlamış. Ben dışardaydım, bağırmasına koştum.
Bir sürü hediyesi oldu. Rahatlıkla bir oyuncakcı dükkanı açabiliriz. Şimdiki çocuklar çok şanslılar, ancak onları mutlu etmek de çok zorlaştı. Akşam eve gelince hediyelerini tek tek açtı uzun süre oynadı. Bir yaşımıza da böylece girmiş olduk.

Perşembe, Aralık 14, 2006

OKUL DOĞUMGÜNÜ, EV DOĞUMGÜNÜ- 40 GÜN 40 GECE


Anne yine geç kaldı. Bebeğim 4 yaşında !!!' (Bunu da herkes farklı söylüyor, yok beşten gün aldı yok 4 yok 5: yani doğalı tam 4 yıl oldu) . Geçen sene okulda bir kutlama yapmış ve eve de aile efradını çağrmaya planlamıştım. Sonra sanırım bir hastalık girdi araya ve ben ev doğumgününü yapamadım. Ve hayatımın yanılgısı: "Can unutur sandım". Ne münasebet! 3 yaşındaki velet aylarca ev doğumgününü sordu ve bana yaptırmayı başardı. O vakitten bu yana "ev dogumgünü- okul dogumgünü" gibi kavramlarımız var. Bu sene ev dogumgünümüzü Mc Donalds da yapmaya karar verdik. Bizim afacan "ev dogumgünü evde olur"deyip yine benden ev partisi istemezse tabii.

BALIKÇI


Geçen hafta sonu Karataşa balık yemeğe gittik. Resimler babamızın makinasında olduğu için ancak şimdi koyabiliyorum. Can o gün çok güzel vakit geçirdi. Babasının hobisine de merak salacak gibi. Eline yakışmış mı?

Pazar, Aralık 10, 2006

ÇOK KONUŞUYORSUN ANNE!!!

Dün akşam Can'ı annemlere bıraktık. İlk kez gece de orada kaldı. Artık hoşuna gidiyor. Büyüdüğünü düşünüyor sanırım. Giderken yanımıza yeni aldığımız ingilizce setini de almıştık teyzemize göstermek için. Denerken bir dahi yaratma gayreti içindeki ben sürekli Can'a "Oğlum yavaş, o düğmeye basma, bekle" gibi komutlar veriyordum. Bizimki döndü ve "Anne! Çok konuştuğun için anlayamıyorum, biraz sussan öğreneceğim" deyiverdi. Teyzesi yerlere yattı gülmekten. Korkarım ukala. Ben susuyorum. Şimdilik.

Perşembe, Aralık 07, 2006

KUŞBAKIŞI CAN!

Birkaç gündür yazamadık. Annenin işi çoktu. Bu aralar yazı çizi işlerimiz çoğaldı ve ilk kez adını yazdı. Görüleceği gibi karşıdan gördüğü şekilde kuşbakışı ve tersten NAC şeklinde yazıyor. Anne baba hemen "Einstein muamelesi" yaptık , çok şirin!!!
Bu arada oğlum bir kereliğine de olsa hakkımı vermiş ve babasına "Annem sabahın köründe işe gidiyor sen geç gidiyorsun" demiş.

Yine bir sürü para verip iki adet eğitim seti aldım. Bir tanesi ingilizce öğrenmesi, diğeri PC ' de oyunlarla bazı kavramları öğrenmesi için. İngilizceden biraz sıkılacak gibi. Her gün biraz çalıştırmayı düşünüyorum. Bakalım becerebilecek miyim.

Salı, Kasım 28, 2006

TAK TAK AMCA



Arkadaşımız Nejat (Namı diğer Tak Tak Amca) Can'ımızı hastalığında da yanlız bırakmadı sağolsun. Bu arada "tak tak" lakabı Can 1 yaşındayken amcasının işyerinde gördüğü kırıcının çıkardığı ses ile onu tanıtan amcayı özdeşleştirmesinden doğdu. O zamandan beri de çok iyi arkadaş oldular.

YALANCI YARİM

Hastalık sonrası henüz okula gitmiyoruz. Bu arada okul krizimiz hastalığın gölgesinde kaldı ama devam ediyor. Bu sabah telefon çalmış ve Fadik'ten önce telefonu açan bizim yaramaz arayan öğretmenine "Artık o okula gelmeyeceğini , başka bir okula gittiğini" söyleyivermiş. Buyurun buradan yakın! Şimdi okuldakiler bizim hastalık bahanesi ile çocuğu başka okula götürdüğümüzü zannetmesinler!
Yarın okul pikniği varmış, ögretmen Can'ın da pikniğe gelip gelemeyeceğini sormuş. Bizimki program cazip gelmiş olacak -okul değiştirmekle bereber-yarınlık gelebileceğini beyan etmiş. Ben de doktorunu arayıp sordum. Can Deniz Hanımı telefona istedi. Konuştu. "Yemeklerini yersen abla refakatinde gidebilirsin" dedi Dr. Deniz Teyze. Amannnn!!! Abla asla gelemezmiş, ağzımızı 15 cm açıp avaz avaz haykırdık. Dört yaşında karizma peşindeyiz.

I AM BACK!!! (Herkese teşekkürler)

Çok şükür artık iyiyiz. Pazar sabahı hala hiç bir şey yemeyip ateş düşmeyince hastaneye yatırdık. Babamız Çin'den gelip hastaneye gitmek zorunda kaldı. Yavrumun başına gelmeyen kalmadı. Birkaç saat teyze ile acilde kaldı. Çok karnı ağrımış. Teyze paniğe kapılmış. Bir de akut batın şüphesiyle takip edildi. Ağrı kesiciyi kestiler. Çok yıprandık, çok zor günler geçirdik. Çok şükür artık iyiyiz. Babayla ben de çöktük, hasta olduk. Hiç önemi yok, yeter ki Canki iyi olsun. Şu anda kaybettiğimiz 3 günü telafi etmeye çalışıyoruz. Biraz şımartıyorum.

Cumartesi, Kasım 25, 2006

Hastayıım, çok hasta !!!

Bu aralar neşeli şeyler yazamadık. Babamızı çok özledik herhalde. Çok kötü bir 24 saat geçirdik. Ateşimiz 40' a varınca kendimizi acilde bulduk. Henüz toparlayamadık. Yarın sabah baba geliyor. Hasta olduğumuzu söylemedik. Gel babamız gel... Gel de Can'a hikaye anlat.

Pazartesi, Kasım 20, 2006

Ayrılık Yaman Kelime...

Babamız yine gitti. Bu kez çok uzaklara...Hayırlısı ile dönsün allahın izni ile. Can çok, çok üzgün ama çok metanetli davrandı, ağlamadı, huysuzluk etmedi. Ben de biraz buruldum açıkçası. Yavrum kucağıma yattı onunla konuşmamı istedi. "Anne, babam niye uzaklara gidiyor?, aşağıda da oyuncakçı var!" .
Tak Tak ve Kajı amca da bu kez babayla birlikteler. Amcaya "Benim çok oyuncağım var sen alma, babamın aldıkları yeter" dedi. Bebekken söylediğim ninni ve şarkıları söyledim, sakinleşti, erkenden uyudu.

Pazar, Kasım 19, 2006

ANNE VE BABA DÖNDÜ!!! HALA İLE GEZMEYE DEVAM


Babamız cumartesi günü İtalyadan döndü. Ben de 2 günlüğüne İzmire gitmiştim. Bu sabah geldim. henüz Canla çok birlikte olamadık. Kuzenler ve Hala ile reale gittiler. Ben de tüm gün uyudum. Bu arada aylık karnede gene iyi not alamadım. Can kreş aile resminde beni babasından küçük çizmiş. Yorum: "Babayı iletişiminden dolayı kutlarız. Anne biraz daha çalışsın" . Bir haftadır İtalyada olan biri ile rekabet edemiyoruz. Öyle olsun...Bu arada haftanın kişileri Ayşe Hala ve Anneanne: Teşekkür ederiz.

Not : Yukarıda Ayşe ile 2 sene evvel yazıkta çekilmiş bir resmi. Görüldiği gibi süper eğleniyorlar.

Çarşamba, Kasım 15, 2006

BABAM NE ZAMAN GELECEK???


Babamız pazartesi günü İtalya'ya gitti. Benim de sıkıntılı günlerim başladı. Can sabah akşam meşhur sorusunu soruyor. Dün akşam "Çay partisi" düzenleyip olayı biraz dağıttık.
Okul krizimiz sürüyor. Okulda boncuk uygulamasına başlamışlar. Her geldiği gün boncuk biriktireceklermiş. Ögretmeni "Aramızda sır olacak" demiş. Bana da "siz bilebilirsiniz ama arkadaşları bilmeyecek" diye anlatmıştı. Ben de akşam "Can bugün boncuk aldın mı ?" diye zevzeklik ettim. Kaşını kaldırıp "Sen boncuğu nereden biliyorsun?" diye sordu. Resmen geveledim. "Tamam, resim yapıyorum, beni rahatsız etme" diye azarladı. Bu çocuk bizi yönetecek. Ben de çenemi tutmayı ögrenmeliyim.

Pazartesi, Kasım 13, 2006

Nostalji


İlk fotoğraf

OKUL KRİZİ


Can severek gittiği okuluna bayram tatilinden bu yana gitmek istemez oldu. Nedenini tam anlayamadım. İlgi çekmek istiyor olabilir. Babası okula gitmemek için geçerli bir sebebi olması gerektiğini söylemişti. Bu sabah düşündüğünü söylemiş ve " Yemeklerin kötü olması iyi bir sebep mi?" diye sormuş. "Hayır" cevabı alınca da bu sefer kızları sevmediğini söylemiş. Yine "hayır" denince de biraz daha düşünmeye karar vermiş. Yani okula takmış durumdayız.

Pazar, Kasım 12, 2006

CAN İLK KEZ GECE YATISINA GİTTİ!!!



Can cuma akşamı (10 Kasım) ilk kez anne baba ve abla olmadan bir gece geçirdi. Ayşe Hala sosis partisi düzenleyerek kuzenleri ve Can'ı evinde ağırladı. Bizimki çok heyecanlıydı. Çantasını hazırlarken "tam teçhizatlı kameraman" tarzı bir hazırlık yaptık. Bazı şeyleri bırakmaya güç bela razı olduktan sonra, arkasına bile bakmadan (evet bozuldum tabii) çıktı gitti. Akşam heyecandan bir şey yiyememiş. Kızlarla aynı yatakta yatmış ve "ben düşerim ortada yatayım" demiş. Sabah birlikte kahvaltı etmişler, öğlen hamburgerciye gitmişler. Teşekkürler Ayşe Hala!!!

Cumartesi, Ekim 28, 2006

MERHABA!!!

Oğlum Can için bundan sonra bu günlüğe yazmaya karar verdim. Keşke daha önce yapabilseymişim. Can'ın çok resmi var aslında... Aralardan seçerek buraya yerleştirmeyi düşünüyorum.

Yanda atlı resmine tekrar bakınca o gün ne kadar sakin olduğunu hatırladım. Sanki senelerdir ata biniyormuş gibi davranmıştı.






Aşağıda ise evdeki kanepede kendi köşesine oturmuş. Bu resim de geçen seneden. Bu sene farklı olarak "batman"gibi kanepenin üstüne tünüyor.