Pazartesi, Ocak 29, 2007

SABAHIN KÖRÜNDE MEYDAN DAYAĞI

Nihayet iğneler bitti-ama dert biter mi bu sefer de babamız yine seyahate gitti. Can'ın kabullenmesi yine zor oldu. Babasından o uyurken gitmemesini onu uyandırmasını istemiş. Sabah babamız oğluşu öperken biran durakladı, sonra kıyamadı uyandırmaya. Can sabah 06 itibari ile uyanıp yanıma geldi ve babasını sordu. Gitti dememle birlikte ortalığın altını üstüne getirdi. Çığlıklarına Fadik koştu. İkimizi bir güzel paraladı. Babasını artık sevmediğini söyledi ve ağlaya ağlaya uyudu. O saatde babaya nesaj atıp evi aramasını söyledim. Sonra bana anlattığı Can onu affetmiş. Onu uyandırdığını ve hatırlamadığını söylemiş. " Yalancı, dedim , ben olsam işte oğlum şöyle de böyle de seni uyandırsam ortalığı yıkardın da " diye doğrucu Davutluk yapardım. Tabii beni daha az sever oğlan. Bu arada oğlum " babasını daha çok sevdiğini" itiraf etti geçenlerde. Ben de " İkimizi de seviyorsun ama baba ile daha çok eğleniyorsun" diye düzelttim. "Evet"dedi. "Onun hikayeleri daha güzel". Ben de babası gibi hikaye uyduramayacağımı ama hikaye kitabı okuyabileceğimi " söyledim. Anlaştık.

Cuma, Ocak 26, 2007

KAHRAMAN OĞLUM

Hastalık konusunda artık yazmamaya karar vermiştim, yine duramadım. Malesef ateşimiz düşmeyince son çare olarak rocephin enjeksiyonuna başladık. Tonsillektomi olsun istemiyorum. Her gün bir arkadaştan rica ediyoruz gelip enjeksiyonumuzu yapıyor (Annenin yapması söz konusu değil!!) 3. iğnede artık kurtuluşu olmadığını anladı yavrum ve büyük insan metaneti ile iğnesini oldu. Sonrasında biraz ağladı o kadar... "Çok kahramanca davrandığını" söyledim gururlandı. Zavallı yavrum, ateşler içinde yediği ilk iğneden sonra "artık kurtarıcı olmadığını" söylemişti ve bu bana çok dokunmuştu. Bence benim Canom bir kurtarıcı - yani kahraman!

Pazartesi, Ocak 22, 2007

SEPETDE BİR YAKIŞIKLI



















Yine yine yine hastayız. Geçiyorum. Çok sıkıldık. Kuklalara gitmek istedik. Biz de "acaba iki lokma bir şey yer biraz oyalanır mı " diye götürdük. Sepetin içinde gezdi. Anne baba biraz alışverişe daldı. Onda da tak tak amca imdada yetişti. Bu fotoğrafı da o çekti.

Pazartesi, Ocak 15, 2007

KARLAR DÜŞER



Hafta sonu Kayseriye gittik. Hava iyiydi. Erciyesde kar yoktu. Ama biz kar görgüsüzleri için bir avuç da olsa yeteceği için çok etkilenmedik. Fadik de bizimle geldı. Dağda kızakla kaydılar. Fadiğin canına okudu. Kızcağız onu kızakla yukarı çekecek diye beli koptu. Şehzade kızaktan kalkıp yukarı tırmanmayı reddetti. En son alıştı ve kendi kaymaya başladı. bayağı eğlendi ve havaya girdi.

Ablanın sürekli komik uslupla söylediği replikler var. "Ne kötü günde doğurdun zavallı anam", "Allahım yüce yaradan, sen bana sabır ver", "Öldüm anam- yandım anam" gibi... Can zaman zaman bunları tekrarlıyor ve ortaya çok komik durumlar çıkıyor. En son Fadik'e lakap taktı " Yandım Anam Fadik"!. Yolda arabada Fadikten CD istedi. Fadiğin midesi bulandığı için arkadan oflayıp puflayıp CD kabını aldı ve "Hangisini istiyorsun Can ?" diye sordu. Cevap "Öldüm Anam CD'sini!!"

Bu arada FADİK HASTA!! İki gündür gelemiyor. Dolayısı ile "Öldüm Anam" deme sırası bende, daha dogrusu ben işte olduğum için babamızda.

Pazar, Ocak 07, 2007

BAKAMIYORSUNUZ BU ÇOCUĞA

Yine hastanelik olduk. Bu sefer de romatizmal ateş ön tanısı ile...Herhalde ömrümden 1 yıl rahat gitmiştir. Çok şükür önemli bir şey çıkmadı. İki gün yine hastanede kaldık. Can yine 3 tane iğne oldu. Bayramın ilk gününden beri ateşi vardı. doktorları olmadığı için kimseye danışamadan antibiotik başlamıştım korkumdan. Bütün bayram halsizdi ve 37 derece ateşi oluyordu. Pek de önemsemedim açıkçası. Artık kanıksadık herhalde. Malesef olay benim düşündüğümden ağırmış. Çarşamba akşamı döküntüleri oldu. Perşembe günü de ben çıkarken uyanmamıştı, yürüyememiş. Doktorda kusmuş. Artrit de olunca şüphelendiler tabii.
Hastaneden çıkınca da yemek savaşları başladı tekrar. Zaten ne yedireceğimi şaşırıyorum. Büyüklerin de buradan dedikodusunu yapıyorum: El altından allerjisi olan çocuğa çikolata verip sonra da "Verin bu çocuğa biz bakalım, siz bakamıyorsunuz" diyorlar.

Salı, Ocak 02, 2007

YENİ YILIMIZ KUTLU OLSUN


Evvet, bir yılı daha geride bıraktık. Yılbaşı akşamını kuzenlerde bütün aile birlikte kutladık. Çocuklar eğlensin diye de kostüm partisi yaptık. Can'ın çok komik ve yaratıcı bir ailesi olduğu kesin (çekirdek ailesinden bahsetmiyorum). Can'da kostüm çok, o gece için "Batman" kostümünü seçti. Ela melek, Lara şeytan olmuşlardı. Biz büyükler de kostüm konusunda çok başarılıydık doğrusu.
Artık oğluşum ona bebeğim ya da yavrum dememi yasakladı. "Bezi mi varmış, biberon ya da puset mi kullanıyormuş da ben ona bebek diyormuşum". Adam sınıfına girmeye çalışıyoruz.
Bu arada ben yazabilene kadar eskidi: Yeni karnemiz geldi. Okulda yaptıkları aile resminden bahsediyorum. Geçen ay beni babadan küçük çizdiği için uyarı almıştım. Bu ay sayfada hiç yokum!!! Çok kalabalık bir aile resmi çizmiş Can: Baba (DEVASA TABİİ Kİ) , Kajı Amca, Tak Tak, Fadik, Ayşe Hala hatta hatta kuşumuz AVNİ bile var, ama ben yokum. Çılgına döndüm, tüm psikoloji, pedagoji kurallarını hiçe saymış olabilirim ama kıyameti kopardım!!! Can avaz avaz haykırarak inkar etti-aslında Ayşe Hala değilmiş o çizdiği benmişim falan filan. Her bahsi geçtiğinde çok kızıyor ve kimseye anlatmamı istemiyor.